9 Aralık 2015 Çarşamba

Norma, Kameralar ve Karanlıktaki Muhteşem İnsanlar: Sunset Blvd.

Son günlerde eleştirmen birlikleri birer birer sene sonu listelerini açıklayıp ortalığı karıştırmışken, hengameden biraz uzaklaşıp, "Tozlanmış Filmler Köşesi" için nicedir merak ettiğim Sunset Blvd. filmini izledim, ve tabii ki de çok ama çok çok çok beğendim. Şimdi izninizle hakkında bir iki kelam etmek istiyorum.

Efendim, 1950, Hollywood…
Spot ışıklarının altında sürdürdüğü görkemli  saltanat yıllarına korkunç bir saplantıyla geri dönmeyi arzulayan bir diva Norma Desmond (Gloria Swanson). Gençlik zamanlarında, -sessiz sinema döneminde- oynadığı filmlerle tahta çıkmış dev bir oyuncu o… Devir değişip, sinemaya gelen demokrasi(!) neticesinde  “sessiz dönem” kapanıp, “diyaloglu dönem” başlayınca, yeni çağa ayak uyduramayan eskimiş film yıldızları  da birer birer köşeye çekilmişler. Norma Desmond ise bu durumu kabul edemeyenlerden. O,  yalnızlık ve zenginlikle geçen yıllar içerisinde gerçeklik algısını yitirerek, yalanlarla kendisini avutmuş, eski ışıltılı günlerine dönüp yeni bir film çekmek için sayfalarca senaryo metni yazmaktadır.

Hollywood Film Endüstrisinin bir başka üyesi Joe Gillis (William Holden) ise genç bir senaristtir. Son yazdığı metinler yapımcılar tarafından beğenilmeyince sefalete sürüklenmiş, evinin ve arabasının borçlarını ödeyemeyecek hale gelmiştir.



İşte Sunset Blvd., Joe ve Norma’nın hayatlarının kesişmesi sonucunda vuku bulan olayları anlatmakta. Joe Gillis arabasıyla avare avare takılırken, peşine düşen alacaklılardan kaçmak için direksiyonunu yaşlı cadının köhne malikanesine kırıyor. Bu malikanenin gotik atmosferinde perdelerini açan Norma ile Joe arasındaki işbirliği, Norma’nın paranoyaları yüzünden trajediye dönüşüyor. Usta yönetmen Billy Wilder, film üretiminin kulislerinde dönen dolapları bir bir ortaya çıkarmış. Yaşlı oyuncuların gençliğe ve güzelliğe tapan sinema endüstrisinde ufak da olsa yer edinebilmek için neleri göze aldıklarını, yeni düzenin  yönetmeninden yapımcısına kadar herkesi nasıl sahteleştirdiğini, bir fabrikayı andıran stüdyolarda emeğin ve sanatın nasıl sömürüldüğünü acı bir şekilde anlıyorsunuz. Billy Wilder’ı yaptığı bu özeleştirinin yanında bir de etkin ve estetik kaygılı yönetimi için de takdir etmek lazım. Sahiden şahane sahneler ve detaylar var filmde, hem göze hem de ruha hitap ediyor. Norma Desmond’un kahyası Max (Erich von Stroheim)’in gerçek öyküsü, yer yer fark edilen ve finalde iyice ayyuka çıkan rüya hissi, Norma’nın bir sahnede mikrofonu tiksinerek itmesi, arabalı sahnede dikiz aynasıyla sağlanan şıklık, havuzdaki malum sahnede yine döneminin üzerindeki sinematografik beceri aklımda kalanlardan… Aaaa bir de Joe ile Betty’nin yazdığı senaryonun,  Billy Wilder’ın on yıl sonra çekeceği The Apartment’ın taslağı olduğu yönündeki dedikodular var… Tüm bu nüanslar filmi nefes alır kılıyor ve altmış beş yıl sonra bile görkemine görkem katıyor. Sunset Blvd. işte bu yüzden bir başyapıt. 


Elbette filmde Norma Desmond’a can veren Gloria Swanson’ın muhteşem olduğunu dile getirmeden bu yazıya nokta koymak olmaz. Fazla söze gerek yok, paranoyalarıyla, artistik sanrılarıyla ve teatral dozu yüksek mimikleriyle oynamıyor adeta yaşıyor efsane aktris. Üstelik kendisinin de sessiz sinema döneminden gelme bir yıldız olduğunu bilmek yüreklere su serpiyor.


Sunset Blvd. Diva Norma Desmond’ın şatafatlı günlerine ağıt yakan muazzam bir final sekansıyla kapanıyor. "Bu an" diyor, "bu alkışlarla şahlanan onurlu an; Hollywood sirkinin/yahut sarayın merdivenlerinden kraliçenin altın trabzanlara tutunarak indiği bu sahne her şeye bedel" diyor.  Kameralar, ışıklar, alkış tutacak kalabalık… herkes hazır… Norma da pudralanmış, kostümünü giymiş, tüm heyecanıyla yakın plan çekimi için artık hazır. Bu onun hayatı, ve hep böyle olacak. Norma, kameralar ve karanlıktaki muhteşem insanlar… Unutulmadığını bilmek güzel, bu tüm dünyaya bedel! Action!…. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder