21 Aralık 2014 Pazar

Boyhood


Efendim, 2014 yapımı filmleri yorumlamaya Boyhood ile başlıyoruz! Az çok sinema dünyasını takip eden herkesin bildiği gibi Boyhood aynı ekiple 2001 - 2013 yılları arasında tam 12 yılda çekildi. Dünyada eşi benzeri var mı bilmiyorum ama 'tasarlanmış bir belgesel' niteliğinde. Haliyle bu durum yıl boyunca büyütüldükçe büyütüldü, ekip de ödül törenlerinde bu şişirilmiş reklam balonunun ekmeğini yediler ve yemeye de devam ediyorlar. Yönetmen Richard Linklater zaten zaman kavramını çok iyi kullanan bir yönetmen. Bunu 9'ar yıl arayla çektiği önceki filmlerinden de -Before Sunrise(1995), Before Sunset(2004) ve Before Midnight(2013)- biliyoruz. Sırada ne var acaba!

Gelelim yorumumuza. Bir kere fikir bence muazzam. Filmi ilk duyduğumda çok heyecanlanmıştım. Linklater'ın yukarıda saydığım filmlerini de çok beğenmiştim çünkü. Ama Boyhood'dan beklediğimi alamadım açıkçası. İşleyişi yer yer hareketli olsa da genel olarak ağır tempolu. Senaryosu ise çok yavan. Zaten duyduğuma göre ortada bir senaryo metni de yokmuş. Yönetmen ve oyuncular her yıl buluşarak spontane bir şekilde ana konudan sapmadan oluşturmuşlar öyküyü. Anne-babası ayrılmış Mason adında bir çocuğun aile ilişkilerini ve büyüme sanrılarını anlatıyor film.


Mason, gözlerinizin önünde büyüyor, ergenliğe giriyor, ilk aşkını yaşıyor ve yetişkinliğe adım atıyor. Sözde yetişkin olan ebeveynleri de onunla birlikte olgunlaşıyor. Film, bununla kalmayıp ABD'nin son 12 yılından belgesel tadında kesitler sunuyor. Mesela, sehpanın üzerindeki televizyon ile kullanılan cep telefonlarından teknolojinin ne kadar hızlı ilerlemiş olduğuna, Bush ve Obama yönetimlerinin toplumdaki yankılarına canlı canlı şahit oluyorsunuz. Yapım bu yönleriyle gerçekten alkışı hak ediyor.

Ama sağlam bir senaryoyla karşımıza çıkabilselerdi keşke! Senaryodaki yavanlık oyuncuların performansına da yansımış. Filmde bir tek Mason'ı (Ellar Coltrane) beğendim. Anne ve babasını canlandıran Patricia Arquette ve Ethan Hawke'de de pek bir numara göremedim açıkçası. Hele hele Mason'ın kardeşi Samantha'yı canlandıran Lorelei Linklater(Richard Linklater'ın kızı)'ın oyunculuğu tren enkazıydı. Zorla oynuyor gibi bir havası vardı. Zaten bir yerde filmin çekiminin son yıllarında babasına, Samantha'yı öldürmesi için yalvardığını, artık onu oynamak istemediğini söylediğini okumuştum. Çekimler bitince rahat bir nefes almıştır herhalde :)

Uzun lafın kısası Boyhood senaryosu ve yavanlığı nedeniyle eleştirilen ancak pek çok açıdan da takdir edilen bir yapım olmuş. Ödül sezonu boyunca da adı çokça duyulan film, 2014'ün izlenmesi gerekenlerinden!


Puan: (B)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder